Aslında AK Parti İl Başkanı Mustafa Çağlayan’a üzülüyorum.

Yazık ki, 2019 seçimlerinde Zonguldak Belediyesi’ni CHP’nin elinden aldığı adayı Selim Alan’ın kumpas ve iftiraları yüzünden Merkez İlçe Başkanlığı’ndan istifa etmek zorunda kaldı!

Oysa Mustafa Çağlayan, partinin tuvaletlerini bile temizlemekten yüksünmeyen bir dava adamıydı!

4 yıl sonra İl Başkanı olarak oturduğu koltukta ise kucağında; yolsuzluklara bulaşmış, şımarmış, etek pisliklerine, rüşvete karışmış, vatandaşına, iş adamına silah çeken, işçisini darp eden bir çok Belediye Başkanı buldu.

 “Herkesi bu kacağa oturtacağım” diyen kin ve nefret dolu, insan davranışları tutarsız, aynalarla kavga eden, beceriksiz, kibri ve egosunda boğulmuş, kendisini iftira kampanyaları ile karalayan Selim Alan’ın hurda yolsuzluğunu aklamaya çalışırken buldu!

Yüksünmeden Partinin tuvaletini temizleyen Mustafa Çağlayan, şimdi kanalizasyondan beter kokuşmuş sistemi temizlemeye çalışıyor.

O yüzden hurda yolsuzluğuyla ilgili kokuşmuşluğu partisi adına temizlemeye çalışmasını hoş görmeye çalışıyorum.

Çünkü, üzülüyorum!

Mustafa Çağlayan iyi top oynuyor biliyorum ama keşke bu topa girmeseydi!

Siyasetin teamülleri, Zonguldak siyasetinin parlayan yıldızı olarak gördüğümüz genç kardeşimizi itekliyor! 

Keşke, AK Parti 3Y vaadinde kalsaydı!

Kendi içindeki 3Y’lere kılıf uyduracağına sistemin dışına atabilseydi!

Bu gün bunları değil, Zonguldak’ı ve sorunları konuşuyor olurduk…

Neyse…

Abdal’a anlatır gibi anlatayım!

Zonguldak Belediye Başkanı Selim Alan’a söyleyin, Fevkani Köprüsü’nün projesini çıkarsın!

Yüreği yetiyorsa Devlet’in elindeki projeyi mühendislerin önüne atsın!

Kantar fişleri, Üniversite raporu falan, filan, fincan hikayesini Kadir İnanır’a anlatsın…

Akseki yöresinden element uydurmasın!

Yalan diyorsa Adliye orada!
 

Sağında eşi, solunda sekreteri, önünde şoförü, arkasında teneşir!

Belediye Başkanı iki caminin sundurmasını yapmak için vatandaştan bağış topluyor!

Toplanan bağışının 3/1’i karşılığında esnaf kriterlerine haiz olmayan bir ustaya yaptırılıyor.

Bağışın geri kalanı indira gandi oluyor tabi!

Artık sahildeki garsoniyer tesise mi, yoksa ayaklı kuyumcu sekretere bilezik mi oldu bilmiyoruz!

Johnnie Walker serisine de gitmiş olabilir!

Şimdi o camiinin sundurmasının altında teneşir var.

O teneşiri arkana alıyorsun, kıbleye dönüyorsun!

Başını dikliyorsun, tam karşıda meşeliğe bakıyorsun!

Temeli gökyüzüne atılmış 15 katlı beton yığınını görüyorsun!

Oradan 3 daireyi seçiyorsun, şoförünün üzerine geçiriyorsun!

Hala arkan teneşire dönük ya!

Sağına dönüyor eşini, soluna dönüyor sekreterini seviyorsun, önüne dönüyor şoförüne sarılıyorsun!

Bir de servis işi var ki, dolandıra dolandıra garsonluktan emekli bir adamı buluyorsun!

Millet bahçesinin altından inşaatçı çıkıyor!

Uydurma faturalardan çaya gidiyorsun, dönüyorsun ak soya ulaşıyorsun…

Tabi yine sırtın teneşire dönük!

Ama o teneşir hep orda!

Senin dönmeni bekliyor!

Nereye dönersen dön, film, fırıldaktan vazgeçmiyorsun!