Ne diyordu Dönemin AK Parti İstanbul Milletvekili ve Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, “Her Cuma sallıyorum bir ayet, Bakara makara”
Bizde kızıyorduk adama!
Rahmetli babası Talip Avcı’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sucuk sattığını televizyon ekranlarında anlatan, Erdoğan tarafından torpille tepeden inme Milletvekili olan AK Parti Zonguldak Milletvekili Muammer Avcı’da bize Bakara Suresinden ayetler anlatıyordu.
Zonguldaklı binlerce garibanın çocuğu yüksek puan almasına rağmen iş bulamazken Milletvekilinin oğlu Erdemir’de iş başı yapıyor!
Beycuma Belediye Başkanı Vural Kundakçıoğlu’nun damadı Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nde işe sonra kadroya alınıyor.
Kızının sahibi olduğu kasap, kamu kurum ve kuruluşlarına et veriyor!
Elvanpazarcık Belediye Başkanı Hüseyin Uzun’un kızı önce Alo 170’e sonra Zonguldak Belediyesi’ne iş başı yapıyor!
Zonguldak Belediye Başkanı Selim Alan’ın ihalelere giren en yakın arkadaşı Yaşar Gök’ün BMW’si olan eşi Ulutan Barajında iş başı yapıyor!
Eşleri ev hanımı olan Belediye Başkanlarının lüks hayatlarına bir bakın.
Tek bir maaşla çocuklar özel okullarda okuyor, altlarında lüks otomobiller, devlet kadrolarında iş başı yapıyorlar, lüks içinde yaşanan hayatlar, mal varlıkları dudak uçuklatıyor.
Millete de ayeti Arapça okuyup, meal anlatıyorlar!
Allah’tan korkmaz, kuldan utanmazlar, Allah’ı yalanlarına, torpillerine, kirli kazançlarına alet ediyor, milleti fakirliğe şükrettiriyorlar!
Hak, hukuk, adalet, haram, helal, Kur-an, Allah anlatanlara bundan sonra mesafe koyacağım arkadaş.
Gözümüze bakarken Bakara makara, millete de makarnayı layık görüyorlar!
Oturun makarna yiyin gari!
Hayırlı Cuma'larınız olsun!
Han-ı Yağma!
Bu sofracık, efendiler –ki bekler yutulmayı
Huzurunuzda titriyor –şu ulusun hayatıdır
Ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün!
Ama sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız besbelli yüzünüzden;
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Şu doyumcu sofra, bakın gelişinizle övünçlü!
Hakkıdır kutsal savaşınızın, evet, o hak da elde bir…
Yiyin, efendiler yiyin; bu iç şenliği sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say:
Soy sop, şeref, gösteriş, oyun, düğün, konak, saray,
Tüm sizindir efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Tüm sizindir, tüm sizindir, hazır hazır, kolay kolay…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar,
Görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var,
Bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar.
Sizin şu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını,
Varlığını, hayatını, umudunu, hayalini,
Tüm olanca rahatını, olanca gönül balını,
Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak!
Bugün ki mideler sağlam, bugün ki çorbalar sıcak;
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…
Yiyin, efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin;
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
(Han-ı İştiha şiiri Servet-i Fünûn topluluğunun lideri olan Tevfik Fikret'in şiiridir)