CHP Kadın Kolları Genel Başkan Yardımcısı Av. Merve Kır, "Kadınlara yönelik şiddet, taciz ve cinayet suçları her geçen gün artarak devam ediyor" dedi.
Zonguldak'ın Çaycuma ilçesinde Muhammet Dankal isimli erkeğin Yeliz Yolcuoğlu'nu kurşun yağdırarak öldürmesi olayına tepki gösteren Kır, yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi;
Kadın cinayetleri, ulusal ve uluslararası platformda her geçen gün artarken ülkemizde ve ilimizde de örneklerini görmek mümkün. Güne bugün Zonguldak'ın Çaycuma ilçesinde Muhammet Dankal isimli erkeğin Yeliz Yolcuoğlu'nu kurşun yağdırarak öldürdü haberiyle uyandık. Öncelikle hayatını kaybeden kız kardeşimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve baş sağlığı diliyorum. Failin gereken cezayı alması için konunun takipçisi olacağız.
Özellikle son yıllarda artan kadın cinayetlerinin önüne geçilemez oldu. Faillere verilen yetersiz cezalar da hem şiddeti hem de cinayetleri artırırken muhtemel katillere ise cesaret veriyor.
Kadına karşı şiddet, iktidarın yanlış politikaları ve toplum tarafından sürekli olarak yeniden üretiliyor. Görsel ve işitsel medya tarafından haberlerin veriliş şekli, bir neden üzerine kuruluyor ve neredeyse meşru kılınıyor. Sosyal medyada da aynı şekilde kadına yönelik şiddet körükleniyor, ayrımcılığı ve şiddeti öven paylaşımlarla ilgili hiçbir tedbir alınmıyor. Televizyon kanallarındaki çeşitli program ve dizilerde şiddet normalleştiriliyor.
Kadınlara karşı şiddet en yakınları tarafından uygulanmaktadır. Koruma ve uzaklaştırma kararı aldırabilmiş az sayıdaki kadınlar dahi korunamadıkları için öldürülüyor. Toplumsal muhalefetin en hafifine dahi güvenlik güçlerini seferber eden devlet, konu kadınların korunmasına gelince gerekli önlemleri almayarak kadını failleri ile baş başa bırakıyor. Kadını, ev içine hapseden, çalışma hayatından uzak tutan, eşine tabi kılan, toplumsal hayatın içinde etkin ve yetkin yer almasını istemeyen devletin, söylem ve politikaları hem toplumda hem de ailede karşılık buluyor ve şiddeti süreklileştiriyor. Kadına yönelik şiddet ve istismarın failleri aile içinde ise şikâyet olmuyor ve aile içinde kapatılmaya çalışılıyor; kadın ve çocuklar bu şiddet ortamında yaşamaya devam etmek zorunda bırakılıyor.
Kadınları erkek şiddetinden korumak, devlet politikalarının toplumsal cinsiyet eşitliğini ön plana alan uygulamalara geçmesi ile mümkün hale gelecektir. Mevcut olan yasaların uygulanması konusunda ilgili kurumların isteksizliği hatta engellemesi sonucunda bu kadar kadın şiddet mağduru haline geliyor.
Türkiye’nin 1985 yılında onayladığı ve yürürlüğe koyduğu Birleşmiş Milletler CEDAW (Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ndeki maddeleri uygulamıyor. Bu komite tarafından kabul edilen 35 Nolu Genel tavsiye kararının 16. Paragrafında “Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet dayalı şiddet, (tecavüz, aile içi şiddet veya zararlı uygulamalar da dâhil) belli durumlarda işkence, zalim, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele ile eşdeğerdir” denilmektedir.
İstanbul Sözleşmesi Türkiye tarafından 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalanmış ve 14 Mart 2012 tarihinde onaylanmış, 20 Mart 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanı kararı ile sözleşmeden çıkılmıştır. Sözleşme’nin amacı, kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak; kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirme yolu da dâhil olmak üzere kadınlarla erkekler arasında maddi (fiili) eşitliği sağlamak; ev içi şiddetin tüm mağdurlarının ve kadına yönelik şiddet mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı çerçeve, politika ve önlemler geliştirmek; kadına yönelik şiddeti ve ev içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak; kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamaktır. Ancak maalesef Türkiye olarak tek bir imzayla bu sözleşmeden çıktık.
Ayrıca Anayasanın 6284 sayılı kanunun yeterince uygulanması sağlansa dahi şiddeti önleyecektir.
O yüzden tekrar tekrar bağıra bağıra söylüyoruz yaşanan tüm kadın cinayetlerinin faili suçluyu koruyan iktidardır. Bizler eşitlik mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. ‘Kadınlar Vardır, Kadınlar Her Yerde’ diye haykırırken sesimizi de sözümüzü de yükselteceğiz. Budamaya çalıştıkları yasaların etkin uygulanması için örgütlü gücümüzle direneceğiz. Can simidimiz olan İstanbul Sözleşmesi’ni ilk fırsatta yeniden uygulamaya koyacağız.