Ereğli

Vahşi madenciliğe karşı Platform kuruldu

Ereğli, Alaplı Çevre Gönülleri, Devrek, Alaplı ve Akçakoca’da 1774 hektar ormanlık alanda altın arama faaliyetlerine karşı ‘Batı Karadeniz Çevre Gönülleri Platformu’ kurdu.

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır olan Akçakoca’nın birçok köyüne sınır 1774 Hektar ormanlık alanda Altın aramak için ruhsat alması ile Kdz. Ereğli Alaplı Akçakoca Çevre Gönülleri tarafından başlatılan mücadelede daha etkin şekilde hareket edilmesi amacıyla Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu.

Alaplı, Devrek ve Akçakoca’da altın madeni aranması, işletilmesi yönündeki girişimlere karşı insan sağlığının, çevrenin, ekolojik yaşamın ve tarihi, kültürel yapının korunması için yapılabilecek mücadelenin tartışıldığı ve Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu’nun kurulduğu toplantı geçtiğimiz gün Alaplı’da gerçekleştirildi.

Geçtiğimiz Cumartesi günü Alaplı’da düzenlenen toplantıda önemli ilerlemeler ve gelişmeler kaydedildi. Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu’nun kurulduğu toplantıda vahşi madenciliğin çevreye ve doğaya vereceği zararlar detaylı olarak anlatıldı.

TÜRKİYE’DE ALTIN MADENCİLİĞİNDE YABANCI ŞİRKETLERİN PAYI YÜZDE 50’DEN FAZLA

Özellikle Zonguldak bölgesinde altın madenciliğiyle ilgili birden fazla arama ruhsatı verilmesinin ‘biri olmazsa diğeri olur’ düşüncesiyle verildiğinin altının çizildiğinin toplantıda, ‘Türkiye’de altın madenciliğinde yabancı şirketlerin payının yüzde 50’den fazla olduğu, bu şirketlerin devlete yüzde 1 pay verdiği anlatıldı’ ifade edildi.

ALTIN MADENCİLİĞİ İÇİN SEÇİLEN ALANLAR TARIM VE SU HAVZALARI İLE SİT ALANLARINDAN OLUŞUYOR

Altın madenciliğinin gündeme geldiği alanların genellikle tarım arazisi ve su havzalarından oluştuğu ifade edilen toplantıda; çok sayıda köyün su ihtiyacını bu alanlardan karşıladığı, ‘dünyanın en yaşlı ağaçlarından biri olan porsuk ağacının bu alana çok yakın bir noktada bulunduğu, Alaplı’daki ormanların tarihi ormanlar olduğu ve 1. ve 3. derece SİT alanı olduğu’ vurgulandı.

Devrek’te belirlenen maden arama alanında ise Bizans dönemi tarihi kalıntılara sahip olduğu, dereler, su mağaraları ve ekolojik yapısıyla bazı alanların SİT alanı olduğu belirtilirken, yine bu alanda Filyos Projesi kapsamında bu alana bir gölet yapımının planlandığı ve su ihtiyacının buradan karşılanacağı, bu yanıyla Alaplı, Devrek ve Akçokoca’yı kapsayan vahşi altın madenciliği girişimlerinin Çaycuma’yı da etkileyeceği vurgulanarak Zonguldak’ta Valilik ve İl Özel İdaresi’nin ‘Su Birliği’ çalışmasının da izlenmesi gerektiği ifade edildi.

EN BÜYÜK TEHLİKE SİYANÜR…

Akçakoca’da altın madenciliği için seçilen sahanın tarım ve orman alanı olduğu, köylülerin su ihtiyacını sağlayan gölete 700 metre mesafede, Akçakoca’ya su sağlayan Sarıyayla Barajına bitişik bulunduğu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin su ihtiyacını karşılayan Melen Çayı’na çok yakın olduğu vurgulanırken, Altın madenciliğinde 1 ton malzemeden 1 gram altın elde edildiği ve siyanür kullanıldığı vurgulanarak bunun engellenememesi durumunda söz konusu alanın insan sağlığı açısından yaşanamaz hale geleceği, doğal yapıyla birlikte tüm çevrenin tahrip olacağı, hatta fındık üretiminin ve tarımın biteceği, ekolojik yıkımla beraber köylülerin mülksüzleşeceği vurgulandı.

DİĞER ÇEVRE SORUNLARI DA MASAYA YATIRILDI

Filyos Vadi’sinde, Zonguldak Çatalağzı’nda termik santrallerin yarattığı çevre sorunlarının, Ereğli'de Erdemir'in yarattığı hava kirliliği ve Cüruf atıkları gibi sorunlarının vegenel olarak Batı Karadeniz'de yaşanan Ekolojik sorunların da masaya yatırıldığı toplantıda çevre tahribatlarına karşı bölge halkı olarak ortak bir mücadelenin hedeflediği ifade edildi.

MÜCADELE DEVAM EDECEK

Toplantı sonunda alınan karar gereği kurulan Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu ile hem Devrek, hem Alaplı hem de Akçakoca’da ki vahşi madencilikle ilgili mücadeleye en etkin şekilde devam edileceği ifade edilirken, ‘Platformun şimdilik, Zonguldak merkez, Ereğli, Alaplı, Akçakoca, Devrek,Çaycuma temsilcilerinden oluştuğu ve önümüzdeki süreçte çevre sorunu yaşanan diğer yerleşim bölgeleri ile işbirlikleri aranacağı’ kaydedildi.