Ankara yargı camiasında büyük huzursuzluk yaşanıyor.
Çete lideri Ayhan Bora Kaplan soruşturması derinleştikçe yukardan aşağıya, aşağıdan yukarıya rüşvet ağı ile yargı sistemindeki çürümüş yapı bir bir ortaya çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevinde kaldığı dönemde, cezaevi savcısı olarak görev yapan Yüksel Kocaman ile yakınlık derecesini biliyoruz.
Ancak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yürüttüğü operasyonlar sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yüksel Kocaman’a randevu vermediği hatta hakkında MİT raporu istediği iddia ediliyor.
İddiaların odağındaki Yargı üyesi Yüksel Kocaman’ı çok daha zor günlerin beklediği de iddialar arasında yer alıyor.
İnceleme kararı verilirse bu operasyonlar Zonguldak’a da sıçrayacaktır.
Zira, Zonguldak’a tayin edilen üst düzey bir Emniyet mensubunun da soruşturma kapsamında gözaltına alındığı iddia ediliyor.
Zonguldak’ta iddia olarak duyduğumuz olayların şehir efsanesi ötesine geçmesine tanıklık edersek hiç şaşırmayacağız.
Biz bu olaylardan şunu anlıyoruz; 
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile kurdukları yakın ilişkileri yanlı ve yanlış mecraya taşıyarak güç zehirlenmesi yaşayanları bizzat Cumhurbaşkanı diskalifiye ediyor!
Yani, kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir…
Diğer taraftan bahis çetesi, FETÖ borsası, şantaj, kumpas, rüşvet ve uyuşturucu trafiği ile yargıda temiz eller operasyonu yürüten İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı yürekten kutluyoruz.


 
Hal böyleyken, gel de inan!
Gazeteci Timur Soykan’ın aktardığına göre;
Çete lideri Ayhan Bora Kaplan operasyonunun ardından İstanbul Anadolu Adliyesi Başsavcısı İsmail Uçar, HSK’ya yazılı olarak adeta yargıdaki çürümeyi ortalığa saçtı.
Başsavcı Uçar, özetle dedi ki; 
“Yargının içinde çeteler var!
Uyuşturucu kaçakçıları para ile tahliye ediliyor!
Kaçakçılar menfaat karşılığı salıveriliyorlar!
Milyonları gasp edenler çıkar karşılığı serbest bırakılıyor!
Bazı hakimler internetteki haberlere para karşılığı erişim engeli getiriyorlar!
Seçilmiş bazı hakimlere özel dosyalar veriyorlar!
İstenilen kararları vermeyen namuslu hakimlerin tayinleri çıkarılıyor!”
İşin ilginç tarafı Başsavcı Uçar, suçlamayı isimsiz ve genel yapmıyor, tek tek olayları, hakim ve savcı isimlerini vererek yapıyor.
Bahis çetesi baronlarının 2 ayda nasıl serbest kaldıklarını ortaya koyuyor.
Mesela, uyuşturucudan tutuklananların 3 ayda nasıl tahliye edildiklerini kanıtlıyor!
50 Milyonluk soygunu yapanların 6 ay sonra nasıl serbest bırakıldıklarını aktarıyor!
Bu organizasyon içinde olanları isim isim şikayet ediyor.
Bazı savcı ve hakimlerin büyük servetlerini gündeme getiriyor, ısrarla incelensin talebinde bulunuyor.
Hal böyleyken, gel de 9 aydır sonuçlanmayan taciz olayında ‘nasılsa aklanacağım’ diyenlere kuşku ile bakma.
Hal böyleyken, gel de bir çok habere nasıl erişim yasağı verildiğini sorgulama…
Hal böyleyken, gel de inan depreme dayanaksızdır raporlarına, bir daire fiyatına köprünün çeliğini verenlere, yapılmış projelere hibe desteği alanlara…
Olan Türk halkına oluyor, olan Zonguldak’a oluyor..

Soru-yoruyorum…
Bir aileden üç kişinin TTK’ya işçi olarak girdiği elektronik kura sizce de kuşku yaratmıyor mu?
26 Bin 57 kişinin başvurduğu Türkiye Taşkömürü Kurumu işçi alımında ‘istisnayi’ vatandaşlık alan Mısırlı Abderrahmen Abdelattey’in kuradan çıkması tesadüf olabilir mi?
Daha önce yapılan TOKİ kuralarında bir soy ağacından 7 kişiye konut çıkması tesadüfi olabilir mi?