Bir adam düşünün, kahvehanede çay dağıtırken Belediye Başkanı olsun…
Bir çaycı düşünün, Başkan olduktan sonra kızına BMW X5, ağabeyine de 5 Milyon değerinde bir BMW hediye etsin!
Bir Belediye Başkanı düşünün, aylık geliri kömürcülerden yüksek olsun!
Bir Belediye Başkanı düşünün, deli dumrul gibi gelenden-geçenden-kaçaktan-ocaktan komisyon kessin!
Bir Belediye Başkanı düşünün, sürekli kaçak yapsın!
Bir Belediye Başkanı düşünün, iş adamının hurdalarına çöksün!
Bir Belediye Başkanı daha düşünün, hurdacıyı darp etsin!
Mesela Zonguldak’ta bir tırtıllı kuruşu yokken, maaşıyla iş adamlarının servetine kafa tutan, rüşvetçi, komisyoncu, haydut, alkolik, hovarda Belediye Başkanı bulamazsınız.
Düşünsenize Zonguldak’ın Gelik’in tepesinde dünyaca ünlü opera sanatçıları konser veriyormuş…
Böyle bir coğrafyadan haydut çıkar mı?
Varsa Ortaçağ karanlığındaki Texas’da olmuştur.
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!
Fazlı Erdoğan ve siyaset
Fazlı Erdoğan çok iyi bir hatip!
İyi bir Edebiyat öğretmeni!
Tarihte örneği yoktur!
Edebiyat öğretmenliğinden siyasete…
Siyasetten Milletvekilliğine uzanan yolculukta 3 fabrika kurdu!
Zaten, milletvekilliğinde geliri yükselmeyen tek isim Özcan Ulupınar herhalde!
Neyse…
Vergi rekortmeni oldu!
Allah’ın taktiri ile siyaset yaptı…
Allah’ın taktiri ile ticarette muazzam işler yaptı…
Şimdi; Kozlu AK Kavşak’ta ‘Del Marın’ konut inşaatlarını yapıyor.
‘Del Marın’in ne demek, edebiyatımızda bir karşılığını bulamadım.
Ama ‘Del Marın’ denince daha Avrupayi, belki de Ispanyolca daha havalı filan oluyor!
Google’ye sordum, o da bilmiyor!
Ne bileyim; bir yanımız muhafazakar!
Kur-an’ı Kerim’i Arapça okuyunca daha çok sevap kazandığımızı, Müslümanlıkta yüksek mertebeye kavuştuğumuzu düşünüyor, bir de ölesiye kibre düşüyoruz ki sormayın gitsin!
Yüce yaradanı, kalp gözümüz de değil de, Arapça dilinde arıyoruz ya…
Ama bir yanımız böyle işte!
Bir yanımız her an ölecekmiş gibi Allah’a sarılıyor, diğer yanımız hiç ölmeyecek gibi dünya hayatına, ticarete, siyasete sarılıyor, olanca hırsımızla hayatı satın almaya çalışıyor, tutunduklarımızı da hiç bırakmıyoruz!
Konu nerden nereye geldi!
Özetliyorum hemen!
Fazlı hocamız, yine Allah’ın taktiri ile Kdz. Ereğli Belediye Başkanı olmak istiyor!
Çaktırmıyor ama Ankara kulislerinde tüm hünerlerini sergiliyor.
Siyaset bir virüs gibi bulaşıyor!
İçine giren bir daha çıkamıyor!
Ulupınar mı, Alan mı?
Hepimiz, Zonguldak’ta mevcut Belediye Başkanı Selim Alan mı, anketten birinci, partililerin gönlündeki Özcan Ulupınar mı Zonguldak’ın adayı olacağını tartışıyoruz!
Genel Merkez, 1 oy daha fazla kiminle seçimi alırız derse, Özcan Ulupınar’ı, yok ‘kaybedeceksek de mevcutla kaybedelim’ derse Selim Alan’ın elini kaldırır.
Bana kalırsa, Selim Alan tekrar aday yapılsın!
Ciddi söylüyorum…
5 Yıl içinde ne ekmişse, onu biçsin!
‘Yaptıkları ile yüzleşsin” derim!
Zonguldak mı?
Öyle de Zonguldak’ı düşünen yok, böyle de!
Tilki kardeş ne bu telaş?
Tilki ormanda nefes nefese koşuyormuş.
Karşısına çıkan kaplumbağa: Tilki kardeş ne bu telaş?
Ormana maliyeciler gelmiş demiş Tilki.
Şimdi bir bakarlar bende kürk, hanımda kürk, çocuklarda kürk!
Bunu duyan kaplumbağa telaşla yürümeye başlamış.
Onu gören leylek: Hayırdır kaplumbağa kardeş ne bu acelen?
Maliyeciler ormanda demiş kaplumbağa.
Şimdi görseler bende ev, hanımda ev, çocuklarda ev, dünyanın vergisini alırlar.
Leylekte hemen uçuşa geçmiş.
Ağaçların üzerinden maymun seslenmiş; Leylek kardeş ne iş? Çok telaşlısın!
Vergi memurları ceza yazıyormuş” demiş, leylek!
Bende yazlık, hanımda yazlık, çocuklarda yazlık.
Bunu duyan maymun bağırarak ağaçtan ağaca atlamaya başlamış.
Sonra bir an durmuş.
Ulen demiş ben niye kaçıyorum ki… Benim kıçım açık, hanımın kıçı açık, çocukların ki de açık…