Kentsel dönüşümlerin ekonomik değeri yüksek olan alanlarda ilerlediğini afet riski yüksek olan gecekondu bölgelerinde ise göz ardı edildiğini belirten Hamzaçebi, yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi;

6 Şubat büyük felaketin yıldönümünde bir teknik eleman olarak şehirlerimizi ilgilendiren çarpık yapılaşma ve kentsel dönüşümle ilgili bazı konulara yeniden dikkat çekmek gerektiğini kendime bir borç bildim.

Geçtiğimiz yıl 6 Şubatta Ülkemiz büyük bir felaket yaşadı. Acılarımız ve kayıplarımız çok oldu.

Millet olarak yaralarımızı sarmak, acılarımızı paylaşmak ve bu felaketi bizzat yaşayan kardeşlerimize yardım etmek için bir araya geldik.

Birlik, beraberlik ve dayanışma duygularımız harekete geçti. Dini ve insani duygularımız daha da yoğunlaştı ve sosyal dayanışma geleneğinin en güzel örneklerini sergiledik. Yardımlaşma konusunda millet olarak başarılıyız ama önlem alma konusunda başarılı olduğumuz söylenemez. Eğer başarılı olsaydık 6 Şubat ta elli binin üzerinde kayıp vermezdik.

99 depreminden sonra Kentsel Dönüşüm gündeme gelmiş bununla ilgili yasa ve yönetmelikler yapılmıştı. Ancak uygulama aşamasında çok zayıf kalınmış hele bazı bölgelerde tamamen göz ardı edilmiştir. Bunu 6 Şubat'ı yaşayarak gördük. Allah bir daha böyle bir felaket yaşatmasın.

O gün yaşadığımız büyük felaket bize yapılar yapmanın, şehirler kurmanın çok boyutlu bir iş olduğunu, bu işte mühendislik, mimarlık, sanat, estetik, tarih ve daha nice faktörlere hâkim olmak gerektiğini göstermiştir.

Bizler maalesef plan yapma, yapı yapma, yerleşme, kentleşme işlerini hafife almışız. 99 depremi bize ders olmuş yeni yasa ve yönetmelikler çıkarılmış, kentsel dönüşüm adı altında yeni yerleşim alanları kazanılmaya çalışılmış ama bu da yeterli olmamıştır.

Profesör ve Doçent atamaları yapıldı Profesör ve Doçent atamaları yapıldı

06 şubat 2023 tarihinde yaşadığımız büyük felaket, büyük yıkım; bu işlerde mühendislik, mimarlık gibi bir çok tekniklere hâkim olmak gerektiğini, özellikle yapı sektörü işlerinin tecrübeli mühendislere bırakılmasının zaruriyetini ortaya koymuştur.

Artık şehirlerimizde hem çarpık yapılaşmanın önüne geçmek hemde sağlıklı ve güvenli kentler oluşturabilmek için zaman kaybetmeden Kentsel Dönüşüm çalışmaları hızlandırılmalıdır. Bunun için master ve imar planları ihmal edilmemeli, parsel değil ada bazında projeler geliştirilmelidir. Yönetmelikler ve yasa bir bütünlük arz etmeli, Kamu ve özel sektör işbirliği iyi kurgulanmalıdır.

Dünya'da Kentsel Dönüşüm projelerinin en iyi örnekleri başarılı bir kamu özel sektör işbirliği yönetimi ile ortaya çıkmaktadır. Çünkü maliyetler ve finansman sorunu bu işbirliğini gerektirir.

Bizde her nedense Kentsel Dönüşüm eski veya güvensiz binaların yıkılıp yerine yenilerinin yapılması şeklinde algılanıyor. Elbette daha güvenli binaların inşa edilmesi kentsel dönüşümün en önemli konusudur. Ancak bu yapılırken daha güzel, daha planlı yerleşimler için master planlar ve imar planları ihmal edilmemeli, Kentsel dönüşümün gerekliliği olan yeşil alanlar ve sosyal donatılar göz ardı edilmemelidir. 

Kentlerde çarpık yapılaşmaların deprem zayiatını arttırdığı da bir gerçektir. Çünkü bir çok şehirde "gecekondu" tanımını hak eden çok katlı binalara rastlanmaktadır. Kentlerin değişime ayak uyduramamış ve kendini yenileyememiş bu tip bölgelerinde  kamu müdahalesi bazen kaçınılmaz olmaktadır.

Bugün görünen o ki kentsel dönüşüm ekonomik değeri yüksek olan yerlerde ilerlemektedir. Afet riski yüksek olan diğer yerlerde ise göz ardı edilmektedir. O nedenle sağlıklı ve amacına uygun kentsel dönüşüm için master planlar, imar planları, imar revizyonları düzenlenmelidir.

      Deprem bölgesi olan ülkemizde de bu konuda gecikmeye meydan vermemeli, her kişi, kurum ve sektör üzerlerine düşen görevleri ihmal etmemelidir.

Editör: Haber Merkezi