Dünya Klasikleri arasında yer alan eserleriyle en önemli edebiyat yazarlarından biri olan Fyodor Dostoyevki;

“Şeytan uyuyakaldı bir gün…

Rüzgar sert esti.

Üç tüy düştü şeytandan.

Biri paraya yapıştı,

Diğeri mevkiye.

Öteki de ihtirasa!

O günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı” şeytanı betimlemiş!

Mevki, kolay paraya ulaşımı sağladı.

Kolay para, mevkide kalmayı sağladı.

Hem kolay para, hem kolay mevki ihtirasın tuzağına düşürdü.

Zonguldak’ta da toplasanız 50 kişiye tüy düştü!

Siyaseti onlar yapıyor!

Belediyeleri onlar yönetiyor!

STK’ları onlar tutuyor!

Kurumları onlar yönetiyor!

Para da, mevki de, ihtirasta onlarda!

Kimi, personelini taciz ediyor!

Kimi, sekreteri ile aşk yaşıyor!

Kimi, yönettiği kentin kadınlarıyla birlikte oluyor!

Kimi, üst katta uygunsuz yakalanıyor!

Kimi, makam odasında kadının kocasına basılıyor!

Kimi, Belediyeyi soyup soğana çeviriyor!

Kimi, arazi topluyor!

Kimi imardan, kimi ihaleden, kimi hurdadan, kimi hibelerden yolunu buluyor!

Kasa hep kazanıyor!

Zonguldak hep kaybediyor!

İstiyorlar ki; kimse yazmasın, kimse konuşmasın, düzen devam etsin!

İstiyorlar ki; çomarların çarkına çomak sokmayalım…

Geçenlerde Zonguldak Belediye Başkanı Selim Alan, güzel bir açıklama yapmıştı.

‘Malvarlığımı açıklarım’ demişti.

Allah aşkına açıkla Başkan!

Eren Holding’ten 100 Bin dolar seçim yardımı alıp-almadığınızı da açıklar mısın?

Fevkani Köprü ihalesinde, evraklarını aldığınız için ihale dışı bıraktığınız müteahhidi açıklayın mesela!

Köprüden çıkan hurdaların kaç ton ve ekonomik değerinin ne kadar olduğunu açıklayın!

İmar Revizyon Planlarındaki şaibeli iddiaları da açıkla!

Plancı şirketin, imar tadilatı yaptığı İncivez’in en kıymetli arazisinin 1/6’sı tapuda üstüne nasıl geçirdiğini anlatın mesela!

Şoförünüzün arazisine verdiğiniz imarı anlatın mesela!

Halkın parası ile yapılan ama  ‘Ticari sır’ dediğiniz ödemeleri anlatın!

Gülüç Belediye Başkanı Gökhan Demirtaş’ta mal varlığını açıklasın mesela!

Servis şoförlüğünden ulaştığı milyonluk servetinin başarı hikayesini anlatsın mesela!

Şoförünün üzerine geçirdiği daha sonra büyük bir titizlikle aldığı varlıkları açıklasın misal!

Eşi ev hanımı olan Beycuma Belediye Başkanı Vural Kundakçıoğlu, başkan aylığı ile çiftlik serüvenini anlatsın…

Eşi, ev hanımı olan Çaydeğirmeni Belediye Başkanı Satılmış Gebeş, başkan maaşıyla Kıbrıs’ta çocuklarını nasıl okuttuğunu, nasıl geçindiğini, nasıl mal sahibi olduğunu açıklasın!

Bakacakkadı Belediye Başkanı Oktay Albuz’da imarı, imar tadilatlarını, değerli arazilerde yaptığı tadilatları, amcasının villalarını, ırmaktan çektiği kum-çakılları, ihaleleri, Belediye kesilen faturaları, alınan malzemeleri açıklasın mesela!

Halk, sefalet yaşarken, bir başkan maaşıyla ekonominin aklını başından nasıl aldığınızı anlatın!

Tüyü nereye, nasıl diktiğinizi anlatın!

Yemeden, içmeden nasıl yaptınız?


‘Doğan’ın yengesinin dengesini bozdun’

Bir gün Temel, parkta gezerken içtiği kola kutusunu yere fırlatmış…

Yanından geçen gençler ikaz etmiş, ‘Doğanın dengesini niye bozuyorsun, niye doğaya çöp atıyorsun’ demişler.

O da itiraz etmiş, gençler Temel’i bir güzel dövmüşler.

Hastanede gözünü açan Temel’i arkadaşları ziyaret etmişler.

Demişler ki, “Ne oldu sana, senin işin olur gençlerle, niye dayak yedin?”

Temel demiş ki; Bağa dedular ki, Doğan’ın yengesinin dengesini bozdun. Ben ne Doğan’ı tanırım, ne Yengesini!...”

Fıkra bu kadar…

Yani siz; kimyaya, fiziğe, statiğe, dolayısıyla bilime önem vereceksiniz.

Bilim diyor ki, ‘Bunu buraya yapma, burada heyelan olur, sel olur, afet olur’

Ee siz diyorsunuz ki, ‘Yok, bir şey olmaz’

Bilime kafa tutar, doğayla kavga ederseniz iki canı, canından ederseniz…

21 Can kurtaran adamı da ölümün kıyısına atarsınız…

Bununla geçmiş olsun…

Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralı olan kurtarma ekibimize acil şifalar diliyoruz…