Zonguldak için söyleyeceği tek bir sözü olmayan ‘Milliyetçi’ AK Parti Zonguldak Milletvekili Saffet Bozkurt, ikinci kez sınıfta kaldı.

Kısa dönem İlçe Başkanlığı’nda tek argümanı Ereğli Milliyetçiliğiydi.

Milletvekili adaylığında Ereğli halkına söyleyebildiği tek şey de; Ereğli’nin yerlisiyim, çocuğunuza sahip çıkın’ oldu!

Geleceğe dair ne bir umut, ne bir proje sunmadan sırf ‘kafa tasçılık’ söylemleri ile hamaset yaptı.

Ve Ereğli halkı, sırf ‘Ereğli’nin çocuğu’ diye “Saffet olsun” dedi.

Başarılı da oldu!

Oldu da n’oldu?

İşçi alımı öncesi ERDEMİR’e alınacakların dışardan olduğu iddia edildi!

Milliyetçi Saffet Bozkurt, sesini çıkarmadı!

Şehir dışından olanlara 400 Bin TL tarife uygulandığı iddia edildi!

Milliyetçi Saffet Bozkurt, yöresinin evlatlarına sahip çıkmadı!

Bu gün mülakata gelen 50 kişiden, 2’si Ereğli çocuğu, 48’i ise şehir dışından!

Yine Saffet Bey’in umurunda olmadı!

Şaşırdık mı? Hayır!

Onların tek kaygıları kendilerini Ankara’ya atmak, milletvekili maaşı ile güzel bir emeklilik yaşamaktı.

Kaldı ki, vekil olduğu ilk gün Avukatlığı bıraktı!

Üstelik bu daha başlangıç!

Seçtiklerinizin nasıl kindar ve bencil olduğunu yaşayarak öğreneceksiniz.

Zaman çok şeye gebe!

‘Yerli-cilik’ ve ‘Milliyet-cilik’ söylemleri ile kandırıldığınızı anlayana kadar bu sınav sürecek.

‘Önce insan’ diyene kadar sınav bitmez!

Şahsen, bu konuda müsterihim.

Zonguldak’a ihanet eden, milliyetçilik duygularını kullanarak şahsi rant sağlayan kökeni ne olursa olsun tavrımız net!
 

Şu yolun kenarındaki mayısı gördün mü?

Köyün ağası traktörüne binmiş, kasabaya pazara gidiyor. Yolda köyün çobanı Memet’e rastlamış. Memet yürüyerek gidiyor kasabaya. Ağa Memet’i traktöre çağırmış, "Gel seni de götüreyim" diye.

Bir süre sonra, ağanın aklına bir muzırlık gelmiş, biraz eğlence olur diye düşünerek, traktörü durdurmuş ve Memet’e dönmüş. “Ula Memet” demiş, “Şu yolun kenarındaki mayısı gördün mü?” (Malum, köylük yerde hayvan bokuna “mayıs” da denir).

"He gördüm ağam” demiş Memet…

Ağa devam etmiş “Ula Memet” demiş.. “Şu mayısı yersen bu traktörü sana veririm.."

Memet şaşırmış, afallamış… İçinden “yav” demiş; "Ömrü hayatımda böyle bir şeye sahip olamam. Gözümü kapatıp yersem, bu traktörün sahibi olurum” diye düşünerek “Olur ağam essah mı dediğin” diye ağanın teklifini garantiledikten sonra, traktörden inmiş, yolun kenarındaki mayısı bir çırpıda yutmuş…

Ağanın maksadı aslında Memetle dalga geçmekmiş ama olanı biteni görünce o da şaşırmış ve sözünde durarak direksiyondan kalkıp traktörü Memet'e teslim etmiş…

Akşama doğru işleri bitince köye dönerken traktörün yeni sahibi Memet, ağayı da alıp köye doğru yol almışlar. Ama, ağanın da canı sıkkın, Memet'in de. Ağanın canı sıkkın. Çünkü, biraz eğleneyim derken gül gibi traktörü çoban Memet'e kaptırmış. Memet'in canı sıkkın. Çünkü, mayısı yediği köyde duyulunca nasıl aşağılanacağını düşünmüş…

Bu düşüncelerle giderlerken, birden traktörü durdurmuş Memet ve ağaya dönerek

“Ağam demiş, bilirim ki senin de canın sıkkın benim de. Bak şu yolun kenarında ki mayısı görürsün. O mayısı yersen, traktörü geri sana veririm” demiş…

Ağa zaten büyük pişmanlık içinde, içine oturmuş traktör. Hemen atlamış yola ve gözlerini kapatarak bir çırpıda yemiş mayısı…

Sonra direksiyondan Memet kalkmış, ağa oturmuş…

Köye yaklaşırlarken ağa Memet'e dönüp;

“Ula Memet, bu traktör kasabaya giderken benimdi değil mi?”

"Evet, senindi ağam" demiş Memet…

Ağa devam etmiş; “Kasabadan dönerken de benim değil mi?”

Memet “Senin ağam" demiş…

“Peki.. o zaman Memet. Biz bu boku niye yedik” diye bitirmiş ağa…